Açık Bilinç’in 2018 ilk programında, şu konulara değindik: Yeni yıl niyetlerimizi tutabiliyor muyuz?; Dünyada ve Türkiye'de üniversite sıralamalarına bir bakış; "Alternatif Tıp" serisi üzerine dinleyici soru ve yorumları, alternatif tıp alanında sıkça kullanılan “enerji” ve “quantum” kavramları; 2018'deki yeni Açık Bilinç programları.
Önce, yeni yıl için tuttuğumuz dileklerle başlayalım. Sosyal psikoloji çalışmalarına göre, insanların %25'i ilk on gün sonunda sabahları daha erken kalkmak, diyet yapmak, düzenli egzersiz, sigarayı bırakmak gibi niyetlerini bozmuş oluyorlar.
Yılın sonu geldiğinde ise, yılbaşinda tuttuğu niyeti sürdürebilmiş insanların oranı, ancak %10. Yani her 10 kişiden 9'u o yıl için verdiği kararları bozmuş oluyor.
Siz de bu grup içindeyseniz, büyük çoğunluğa dahilsiniz; 'bir benim mi iradem zayıf' diye çok üzülmeyin! Yeni yıl niyetlerini sürdürebilmek için maalesef sihirli bir anahtar yok. Fakat çalışmalar, irade gücünün tek faktör olmadığını, gerçekçi kararlar almanın ve küçük adımlarla akılcı davranış değişikliklerini benimsemenin daha önemli olduğunu öne sürüyor.
Yeni yıla bakarken belki daha önemli olan, bu ay Trends in Cognitive Sciences dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmanın söyledikleri: Sağlığımızı ve mutluluğumuzu etkileyen en önemli faktör, kurduğumuz ve sürdürebildiğimiz iyi arkadaşlıklar!
*
Şimdi gelelim, dünyada ve Türkiye'de üniversite sıralamalarına. Böyle değerlendirmeleri yapan kurumlar arasında en yerleşik ve güvenilir olanlarının başında, 'U.S. News & World Report' dergisi gelir. Bu dergi, içlerinde 'milli değerlere bağlılık' olmasa da, pek çok kıstası göz önüne alarak, dünya sıralamasının yanı sıra, hem ülkeler ve coğrafi bölgeler temelinde, hem de lisans ve lisansüstü programlarının niteliklerine bakarak bütün üniversiteleri her sene değerlendirir ve sıralar: Top World Universities | US News Best Global Universities - US News
'U.S. News & World Report' dergisinin 2018 sıralamasına bakalım. Dünyada 20binin üzerinde üniversiteyi tarayarak yaptıkları değerlendirmede, ilk 4 sırayı ABD üniversiteleri almış, Avrupa üniversiteleri arasından Oxford, 5. olarak sıralamaya girmiş. Puanlamalar 100 üzeriden.
Dünya üniversiteleri sıralamasına Türkiye'den en tepeden giren, 58.3 puanla 190. sırada yer alan Boğaziçi Üniversitesi. Boğaziçi'ni, 314. ODTÜ, 336. İTÜ, 491. Bilkent, ve 567. Hacettepe Üniversiteleri izliyor.
'U.S. News & World Report', dünyanın bütün üniversitelerini değil, yalnızca sıralamaya değer bulduklarını listesine alıyor. Kimi üniversiteler, puanı olmadan (bir tür mansiyon) en altta sıralanıyorlar. Türkiye'den bu şekilde 200'e yakın üniversite arasında ancak 39'u kendine yer bulmuş.
Yani 'U.S. News & World Report' 2018 sıralamasında ülkemiz üniversitelerinin neredeyse yalnızca beşte biri yer bulabilmiş. Puansız sıralanmış üniversitelerimizin hemen üstünde taban 12.2 puanla 1233. sıradaki Pamukkale, tavan 58.3 puanla 190. sıradaki Boğaziçi Üniversiteleri.
Sıralamaya girebilmiş tüm üniversitelerimizi tebrik etmemiz ve kendilerini daha yukarı noktalara taşıyabilmelerini dilememiz gerek. Ama 2018 için ülke birincilik bayrağını taşıyan Boğaziçi Üniversitesi, son zamanlarda aldığı türden eleştirileri değil, büyük bir kutlamayı hak ediyor.
*
Şimdi sırada "Geleneksel, Alternatif, ve Tamamlayıcı Tıp" üzerine yaptığımız 6 programlık seri üzerine dinleyicilerimizden gelen bazı soru ve yorumlar var. Bu serinin tümünü bir arada arşiv sayfamızda bulabilirsiniz: Açık Bilinç'te "Geleneksel, Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp" Serisi
Seriye gelen dinleyici övgülerini, çok teşekkür ederek, bir kenara koyuyorum. Eleştirilerdeyse genel olarak şu kategori öne çıkıyor: "Şöyle bir derdim vardı, çağdaş tıp çare bulamadı, akupunktur'la iyileştim. Alternatif yöntemleri niye eleştiriyorsunuz?"
Öncelikle, hiç kimsenin tedavi deneyimini önemsemezlik etmediğimizin, hasta özerkliği ilkesi doğrultusunda, herkesin kendisine iyi gelen tedavi yöntemini benimseyebileceğine inandığımızın altını çizmek isterim. Öte yandan, "alternatif tedaviler"de, Dr. Meliha Korkmaz'ın aktardığı Steve Jobs vak'asında olduğu gibi, kısa dönemli iyileşme hissinin ana akım tedaviyi geciktirmesi veya engellemesi riskine de dikkat çekmeye çalıştık.
Fakat seride asıl hedefimiz, hekim tavsiyeleri aktarmak değil, "alternatif tedaviler" konusunda yapılmış, özenli ve büyük ölçekli bilimsel araştırmaların sonuçlarını, kapsamlı bir literatür taramasıyla ve geniş bir kaynakçaya dayanarak, paylaşmak oldu.
Sözlük ve Kaynakça
Çok önemli bir nokta: Herhangi bir vak'ada, ne iyileşen hastanın, ne de iyileştiren hekimin, yalnızca tedavi deneyimi temelinde hastanın niye iyileştiğini bilmesine imkan yok. Bu tür bilgi için, tedavinin mekanizmasına dair kontrollü deneylerle sınanmış araştırmalar gerekiyor.
Burada en ilginç konu, tedavinin bir plasebo etkisi içerip içermediği. Yine önemli bir nokta: Plasebo olması, bir tedaviyi daha az gerçek ya da değersiz kılmıyor. Ama bunu öğrenmek, tedavi sürecindeki nedensellik bağlantısının asıl nerede olduğunu ortaya çıkartıyor.
Tedavinin plasebo etkisi içermediğinden emin olmak için, ne hastanın ne de hekimin beklentilerinin sürecin içine karışmayacağını garantileyen "çift körleme" yöntemini hasta ve kontrol gruplarına uygularak araştırmayı yürütmek şart. Seride bu tür araştırma sonuçlarını aktardık.
Yalansavar.org sitesinden bir alıntı:
İster modern tıbba ait olsun, ister homeopati gibi alternatif tıbba, bir tedavinin işe yaradığını gösteren çalışmalar “çift körlü kontrollü” deneylerdir. Örneğin bir ilacı test etmek için 200 kişi alır, bunları rastgele iki gruba ayırırsınız. Sonra gruplardan birine test etmek istediğiniz ilacı, diğerine de etkisiz olduğunu bildiğiniz ama hastaların şekli, kokusu ve tadından deney konusu olan tedaviden farkını ayırt edemeyecekleri bir ilacı verirsiniz. Bu çalışmayı yaparken hastalara tedaviyi veren kişilerin olası önyargılarının sonuçlara etki etmesini engellemek için tedavi uygulayanların da hangi hastaya hangi ilacı verdiklerini bilmemelerini sağlarsınız. Örneğin ilaçları kapalı numaralı zarflara koyar ve ilacı veren kişinin hastaya verdiği zarfta hangi ilaç olduğunu bilmesini engellersiniz. Daha sonra iki gruptaki hastalardan hangisinin ne kadar iyileştiğine bakarsınız. Eğer gerçek ilacı alan hastalarda kayda değer bir farklılık, daha fazla oranda iyileşme gözlüyorsanız test etmek istediğiniz ilacın etkin olduğu sonucuna varırsınız. İki grup arasında bir fark gözlenmiyorsa, o zaman varmanız gereken kanı umut bağladığınız yeni ilacınızın plasebodan farksız olduğudur.
Dinleyicilerimizden gelen soru ve yorumlarda ikinci genel kategoriyse, değinmediğimiz çeşitli "alternatif tedavi" yöntemleriyle ilgiliydi. "Nefes terapisi", "rezonans tedavisi", EFT ve diğer "enerji psikolojisi" teknikleri gibi ...
Uzun bir analize girmeden, bu konuda şu iki şeyi söylemek isterim: 1. Yukarıda değindiğim gibi, hasta özerkliği ilkesi doğrultusunda, kısa dönemli iyileşme hissinin ana akım tedaviyi geciktirmesi veya engellemesi riskini de göz ardı etmeden, herkes kendi seçimini yapmakta özgür.
Öte yandan, 2. Bilimsel terimler kendi bağlamlarından kopartılıp "alternatif tedavi" yöntemlerinin isimlerine (olsa olsa bir tür mecazi anlayışla) eklendiğinde, o tedavileri daha etkili ya da gerçek kılmıyorlar. Bu özellikle "quantum" ve "enerji" terimleri için geçerli.
"Enerji" ve "quantum", bilim tarihinin üstünkörü yakıştırmalarla en çok suistimal edilmiş ve mecazi kullanımları dışında gerçek bir anlam ifade etmeyen iki terimi. Bir tür yeni zaman şarlatanı olan Deepak Chopra'nın "Quantum Şifası" kitabı tipik bir örnek.
Deepak Chopra, biyolog Richard Dawkins'in soruları karşısında, " 'quantum' terimi yalnızca bir metafor olarak kullandım" itirafında bulunuyor : Richard Dawkins exposes charlatan Deepak Chopra
*
Son olarak, 2018'de yapmayı planladığımız Açık Bilinç programlarından söz edelim:
Her zamanki gibi, zihin felsefesi, sosyal ve bilişsel psikoloji, ve nörobilim temaları olacak. Bir yenilik olarak, matematik ve fizik üzerine konuşacağımız programlar da yapacağız.
Önümüzdeki haftalarda, Bitcoin ve dijital dünya üzerine iki programlık bir serimiz olacak. Ayrıca, koku ve tat algısını, algı felsefesinden bilişsel nörobilime, kültürden sosyolojiye uzanan bir yelpazede, çok programlı bir dizide ele alacağız.
Gelecek hafta konumuz: "Stanford Hapishane Deneyi", hiyerarşik güç yapıları ve kötülüğün doğası.